Bizler sapkınlarız — yürüyen ölüler olarak doğmuş varlıklarız, ne bir şey ne de başka bir şey, ya da aynı anda iki şey. Yaratılışın geri kalanıyla hiçbir ilgisi olmayan tekinsiz şeyler, gittiğimiz her yere deliliğimizi ekerek dünyayı zehirleyen, gün ışığını ve karanlığı cisimsiz müstehcenliklerle dolduran dehşetler. Ölçülemez bir uçurumun ötesinden, doğaüstünü tezahür eden her şeyin içine getirdik. Hafif bir sis gibi etrafımızda dolaşıyor. Hayaletlerle arkadaşlık ediyoruz. Mezarları zihinlerimizde işaretli ve hatıralarımızın mezarlıklarından asla çıkarılmayacaklar. Kalp atışlarımız numaralandırılır, adımlarımız sayılır. Hayatta kalıp çoğalırken bile, sonsuzluğun karanlık bir köşesinde ölmekte olduğumuzu biliyoruz. Nereye gidersek gidelim, varışımızı neyin beklediğini bilmiyoruz, sadece orada olduğunu biliyoruz.