Ahlak

Ahlak, bireydeki sürü içgüdüsüdür. Ahlak, değer vermeyi içerir. Birisi ahlaki bir duruş sergilediğinde, değerlendirir, yargılar. Yargının nesneleri insanlar, eylemler, fikirler, duygular ya da her neyse bunlar olabilir. Ancak tüm yaşam sürekli olarak değer biçmeyi içerir — her arzu ettiğimizde, hissettiğimizde, düşündüğümüzde, tat aldığımızda, duyumsadığımızda, hareket ettiğimizde, eyleme geçtiğimizde dünyaya bir şekilde değer biçeriz. Ve tüm yaşam ahlaki değildir. Ahlak, kendine has özellikleri olan özel, belki de özellikle insana özgü bir değer biçme türüdür.

Ahlaki değerleme, belirli türden hislerle, duygulanımlarla birlikte gelir. Çoğu zaman, emredici bir ses gibi hissedilir — “vicdan”. Ahlakın etkisi altında olduğumuzda — ahlaki dürtüler bedenimizde güçlü olduğunda — bize şunu yap, bunu yapma diyen vicdanın sesi tarafından yönlendirilmiş, itilmiş ya da “sokulmuş” gibi hissederiz. Eğer yanlış yaparsak ya da vicdanımızın sesini sorgularsak, kendimizi kötü, endişeli, suçlu ve utanmış hissedebiliriz.

Herkes iyilik ve kötülük hakkında kendi dillerini konuşur; ama komşuları bunları anlayamaz.